//RÖPORTAJLARI\\
18 Temmuz 1998 / Hürriyet Gazetesi
Tek oyuncağım futbol topuydu
‘‘İyi karakteri olan Oğuz Çetin'i örnek alıyorum. Okan, Suat ve Arif, Avrupa'dan da Alman Haessler beğendiğim oyuncular. Maçlardan önce mutlaka dua ederim. Ayrıca sabahları erken kalktığım için sabah namazını da kılarım. Futbolda tek eksiğim tecrübe, Avrupa'yı çok istiyorum ve eğer gidersem asla dönmem.’’
O artık büyüdü. O artık formayı zorluyor. O artık antrenmanlarda yaptığı hareketlerle herkesi büyülüyor. O, Emre Belözoğlu. G.Saray'ın genç fidanıyla söyleşi yaptık.
- Futbol topunu ne zaman tanıdın?
- 8 yaşımda oyuncağım yoktu. Babam bana top aldı. Onunla yatıp kalkıyordum. Başka bir oyuncak bilmiyordum.
- Sevgilin oldu mu?
- Orta okul son sınıfta bir kız arkadaşım oldu. Çocuktum o zaman. Ama kimseyi sevmedim.
- Yerli ve yabancı beğendiğin oyuncular?
- Okan, Suat ve Arif ağabey, Avrupa'da ise Alman futbolcu Heassler. Dünya Kupası'nda çok kötü oynadı üzüldüm.
- Kimi örnek alıyorsun?
- İyi bir karakteri olan Oğuz Çetin'i kendime örnek alıyorum. Kendimi bildiğimden itibaren onu okudum, onu izledim.
- Ünal amcanla aran nasıl?
- Ünal amcayla tekme yedikten sonra bir iki defa daha karşılaştık. Ben ondan özür diledim. O da benden özür diledi ve teşekkür etti.
- Ne eksiğin var?
- Tecrübe. Şimdi yavaş yavaş kazanıyorum.
- Dini inançların kuvvetli midir?
- Allah'a inanırım. Maçlardan önce mutlaka dua ederim. Ayrıca sabahları erken kalktığım için sabah namazını da kılarım.
- Hayattan beklentilerin nelerdir?
- İyi futbolcu olup, annemi, babamı ve kendimi refaha çıkarmak.
- Boş zamanlarında neler yapıyorsun?
- Kitap okurum. İngilizce çalışırım.
- Avrupa'da oynamak ister misin?
- Avrupa'yı çok istiyorum. Ancak gidersem bir daha geri dönmem.
- Peki yıllar seni ve futbolunu nasıl etkileyecek?
- Herkesin iyi yönlerini örnek alıyorum. Hagi'den çok yararlandık. Karakterim ise hiç değişmez. Hep küçük Emre olarak kalacağım
---------------------------------------------------------------------------------------------------
Şubat 2001 / Hey Girl Dergisi
HEYGİRL Dergisi'nde yer alan Emre Belözoğlu röportajı, hiç de kolay olmadı. Antrenmanlar, kamplar, karşılaşmalar ve özel yaşam, Emre'ye hiç boş zaman bırakmıyordu. Tuba Ünsal, röportajı yapabilmek için hayli çile çekmek zorunda kaldı. Roportajı gerçekleştirebilmek için çabalarken 2 kez trafik cezası aldı. Röportajı yaparken paparazziler tarafından fark edildiler ve haberleri gazetelerde ‘‘gizli aşk’’ diye yer aldı. İşte Tuba Ünsal'ın bazı soruları ve Emre Belözoğlu'nun içten cevapları:
Çok başarılısın, ama öğrenmek istiyorum, futbolcu olmasaydın ne olurdun?
- Aslında hiç düşünmedim, buna hiç vaktim olmadı. 5 yıldır profesyonel yaşamdayız, çok küçük yaşta buldum kendimi. Mesleğim olarak bunu yakıştırdım kendime. Okumak bana göre değil.
Okula gitmeyi sevmiyor musun?
- Yoo!.. Şimdi özlüyorum okulumu. Ama o zamanlarda da kampların içindeydim. Kendimi çok fazla derslere veremiyordum. 8 yaşımda Zeytinburnuspor'da lisanslı olarak futbola başladım. Sonra Galatasaray'a geldim. 9 senedir kampların içindeyim.
Okul hayatını yaşamadan iş hayatına geçmek ileride seni etkileyebilir mi?
-Aslında bir işadamı olarak yaşamımı sürdürseydim etkileyebilirdi,ama ben futbolcuyum.
Kaç yaşında bırakmak istiyorsun futbolu?
- Ayaklarımın beni götüreceği en son yere kadar oynamak istiyorum. Türkiye'de bunun örnekleri var. 30-35 yaşıma kadar yapabilirim.
Kendine örnek aldığın birileri var mı?
- Hagi ile gündeme getiriyorlar beni. Ben de futbol yapısı olarak onu örnek alıyorum. Herkesin bir ideolü vardır aslında. Benim ideolüm ise Okan. Aynı evde yaşıyoruz ve aynı takımda oynuyoruz.
Ailen?..
- Yüz metre ilerimizde oturuyorlar. İki sene önce Florya'ya taşındık ailemle. Ama ben 3-4 yıldır Okan ve Arif ağabeyle kalıyorum. Ev yemeği ihtiyacım olduğu zaman evimi tercih ediyorum.
Küçük yaşta bu kadar para kazanmaya başladın. Seni nasıl etkiliyor?
- İnan, o kadar kazanmıyorum. Zaten Türkiye'de büyük paralar kazanılmıyor. Bir elin parmağı kadar insan kazanıyordur. Ben son bir yıldır bu insanların içinde görüyorum kendimi, ama bu süre zarfında hiç transfer gerçekleştirmedim. Dört yıl önce imzaladığım sözleşme geçerli. O yüzden çok büyük paralar kazanmadım.Yine de babamın bir yılsa kazanacağını ben bir ayda kazanıyorum.
Allah daha çok kazandırsın,çünkü inanıyorum ki,hakediyorsun.
Teşekkür ederim.Aslında senin mesleğinle benimki arasında benzerlikler var.Belirli bir zaman yapıyor, sonra bırakmak zorunda kalıyorsun. Kazandıklarını en iyi şekilde değerlendirmelisin. Ben de öyle yapmaya çalışıyorum. Bizim mesleğimizde jübileyi yaptıktan sonra bazı futbolcu abilerimiz intihar etmeyi bile düşündü,çünkü gelen para bir anda duruyor. Bu,zor bir durum.
Antrenörlük yapmayı düşünüyor musun?
-Futbol bittikten sonra futbolla ilgili hiçbir şey yapmak istemiyorum. Ama zaman neyi gösterir bilemiyorum. Gerekli yatırımları yapmazsam ilgilenebilirim.Fuboldan sonra genellikle ya futbol yazarı ya da antrenör olunuyor. Bunlar da yeterli birikimi yapamayan insanlardır.
Bu arada değişik ülkeler görüyorsun.Ne güzel bir mesleğin var!
-Evet, öyle! Gerçi maç sırasında çok fazla gezmeye fırsat bulamıyoruz. Devre arasında tatil yapabiliyoruz.Yılda toplam üç ay izin yapabiliyorum. Haftanın altı günü çalışıyorum. Geri kalan bir günü de ailemle geçiriyorum.
Kaç kardeşsiniz?
- Benden üç yaş küçük bir kız kardeşim var.
Nasıl bir ağabeysin?
- Çok kabayımdır; evde oturmalı. Şaka şaka!.. Elimden geldiğince destek oluyorum ona. Zaten çok aklı başında bir kız. Harçlık veriyorum. Mümkün olduğunca para konusunda iyi davranmaya çalışıyorum. Çünkü ben zengin bir ailenin çocuğu değilim.
Hakikaten oldu mu böyle bir olay?
- Evet, oldu.
Peki,taptığın,çok hoşlandığın bir kız oldumu?
-Olmadı. Ben, insanları tanıdıkça onlara değer veririm. Aşka biraz mantıklı yaklaşıyorum.
Kız arkadaşın var mı?
- Cidden yok yalan söylemiyorum.
Bazen bu kadar ünlü olmamayı istediğin oluyor mu?
- Ben genç takımlardan yetiştiğim için her türlü zorluğu biliyorum. Bu yüzden memnunum.
Fatih Terim’in seni, Leeds United maçında kırmızı kart aldığın zaman ittiği sahne gözümün önüne geldi. Anlatsana biraz o an ki duygularını…
-Fatih Terim çok ayrı bir insan. Beni iten Fatih Hoca olmasaydı “N’oluyor” derdim. Ama o, benim iyiliğimi düşünüyordu ve genç yaşta UEFA kupa maçında oynamamı istiyordu, ama olmadı.
Sokaktaki Emre neler yapar? Örneğin dans, müzik...
- Seviyorum bunları tabii, ama ben bir futbolcuyum ve bir profesyonelin gece hayatı olmamalı
Kaç kız arkadaşın oldu bugüne kadar?
- Beş, altı tane...
Yaşın için fazla değil mi (Bu arada 7 Eylül 1980 doğumlu).
- Magazin dergilerini takip etmiyorsun herhalde Tuba!.. Benim yaşım da olup da onlarca sevgilisi olan birçok insan var.
Son kız arkadaşından neden ayrıldın?
- Bazı kızlardan telefon alıyormuş, ‘‘Ben Emre'yle beraberim’’ diye. Bunun doğru olmadığını açıkladım, ama sonra yollarımızı ayırmak zorunda kaldım. Oysa anne, baba ve dostlarımın yeri çok ayrıdır, kız arkadaşımınki ayrı... Onunla kimseyle paylaşmadığım şeyleri paylaşırım. Karşıma çok değer verdiğim bir insan çıkmadı.
Romantik misin? Kız arkadaşın için yaptığın en özel şey nedir?
-Romantiğim.16-17 yaşımdayken kamptan kaçıp, kız arkadaşımın doğumgününde, çiçek alıp kapısına gitmiştim.